Hatalar Güzeldir: Lomography Ekibinin En Büyük Analog Hataları

Hepimiz hata yapıyoruz ve yaptığımız her hatadan ders alıyoruz. Ancak, konu analog fotoğrafçılık ise hata yapmak lükstür. Bazı hatalar her şeyi kaybettirebilir, bazıları ise güzel anılar olarak kalır. İşte Lomography Türkiye ekibinin en büyük hataları!

Nural

Uzun süredir siyah ve beyaz film banyolarımı kendim yapıyorum. Bu işe ilk olarak lisede başladım. Sonrasında 2008 gibi tekrar dönmek istediğimde, kimyasallarımı aldığım dükkanın sahibine renkli banyoyu da sordum, ancak bana zor olacağını söyleyip, açıkcası o dönem biraz gözümü korkuttu. Ancak, çapraz film banyolarım arada istediğim gibi çıkmayınca, 2013 yılında bu işe de kendim girişmeye karar verdim. Renkli film banyosunda, 3 farklı kimyasal karışımı kullanılıyor. Evde C-41 makalesinde bunlardan biraz bahsetmiştim. Kimyasalların ilki, ilk karıştırıldığında sarı, ikincisi ise kırmızı görünüyor. Ama kullanıldıkça, ilkinin rengi koyulaştığı için, bir süre sonra ilk iki kimyasal zor ayırt edilmeye başlanıyor.
İşte böyle bir anda, Revolog Streak film ile Horizon Perfekt kullanarak Bozcaada tatilinde çektiğim filmi yıkarken, yanlışlıkla ilk etapta ikinci kimyasalı tanka döktüm. Bir 30 saniye kadar tankı çalkaladıktan sonra hatamı fark edip, hemen tankı boşaltıp, sürece tekrar başladım. Filmi yıkayıp taradıktan sonra, kimyasalın garip kırmızımsı izler bıraktığını fark etmek açıkcası sürpriz oldu. Fotoğrafların olması gerekenden farklı renkte çıkması beni bu durumda oldukça mutlu etti :) Ama tabii ki, bu ilk hatamdan ders almadım ve kimyasalları işaretlemeden kullanmaya bir süre daha devam ettim. Dublin tatili sırasında, Guinness ve Jameson fabrikalarında 800 ISO renkli negatif film kullandım. Ve bu filmleri yıkarken, yine kimyasalları karıştırdım! Bu sefer, ilk 30 saniyede değil, ilk banyonun bitiminde hatamı fark edince, filmlerin ikisi de tabii ki bomboş çıktı! Sanırım en üzüldüğüm anların biri buydu… Bunun sonrasında ise, filmleri farklı su şişelerinde karıştırıp, şişeleri alfebatik olarak seçiyorum :) Reklam olacak ama, ilk banyo Damla, ikinci banyo Erikli, üçüncü banyo ise Nestle şişesinde artık :)

Krediler: nural

Merve

2008 yılında dijital bir makine ile fotoğraf çekmeye başlamıştım. Ancak bir yıl içinde kendimi, çektiğim fotoğraflara analog efektler, grenler, yanıklar eklerken buldum ve istediğimin bu olduğuna karar verdim. Herkesin yaptığı gibi Hayyam Pasajı’na gittim ve hiçbir şey bilmeden bir Minolta XG1 sahibi oldum. İlk filmimi bitirdim ve heyecanla arka kapağı açtım. EVET! Filmi ışığa tutarak bir şeyler görebileceğimi sandım. Annemin uyarısıyla hemen kapağı kapadım ve filmimi fotoğrafçıya götürüp durumu anlattım. Fotoğrafçı, bütün filmin yanmış olabileceğini söyledi. Yine de banyolatmak istedim. Odamın loş ışığı, filmin tamamen yanmasını engellemişti ve aldığım sonuçlar benim için büyüleyiciydi. Fotoğrafların belli yerlerinde küçük yanmalar olmuştu ve o günden sonra sadece analog fotoğraf makinesi kullanmaya karar verdim. Hatta, hala ara sıra filmin ortasında kapağı çok az açmaya devam ediyorum. Böylece fotoğraflarımda sevimli kırmızılar, turuncular oluyor. Tabii ki, ben bunu çok az ışıklı bir yerde yapıyorum. Gün ışığında denerseniz, filminiz çöpe gidebilir!

Buse

Arada boşluk bırakmış olsam da orta okul yıllarımdan beri analog fotoğraf çekiyorum. İlk başlarda film takma ve çıkartma işlemlerini bile bu işten anladığını düşündüğüm kişilere yaptırıyordum, şu an film banyosu yapabiliyorum :) İş arkadaşım Hale, ben işe gitmeden evvel kendi renkli filmlerini yıkamış, ama o kadar toyuz ki, kimyasalın kullandığı kısmını dökmüş. Ama diğer kimyasallar eşit seviyede. Ben de gidince ne olacak diyip, 30-40 kişinin toplandığı önemli bir akşamda çektiğim filmi, aynı kimyasallarla yıkadım. Sıkıntının nerede olduğunu hala anlamış olmasam da, işte sonuçlar.

Bir tane daha var! Lomography’de işe başladığım ilk zamanlar, yıllar önce hediye gelen Actionsampler’ımı sandıktan çıkardım. O kadar umursamamışım ki, perde açılıyor mu diye bakmamışım bile. Bir de içine, bir kısmını zaten kullanmış olduğum filmi takmışım. Makinenin 4 perdesinden sağ alttaki komple açık kalmış, sol alttaki de ortama uymaya çalışmış. Sonra negatif bir geldi, ben şok! Yüreğiniz yeterse sonuçlar da işte burada.

Krediler: morlice

Hale

Benimkisi daha üzücü sanırım. Annemin bir arkadaşı analog fotoğraf makinelerini ne kadar çok sevdiğimi bildiği için bana kendi babasından kalan Zenit 122’yi hediye etti. Ben de hemen büyük bi heyecanla içine Lomography Lady Grey 400 takıp ertesi gün çekime çıktım. İstanbul Bienali’nin olduğu zamandı, Beyoğlu’ndaki mekanlardan başlayarak Karaköy ve Tophane’ye kadar indim ve gittiğim her yerde Zenitl ie fotoğraflar çektim. Yine çok büyük bir heyecanla ertesi gün banyoya gönderdim ve beklemeye başladım. Sonuçlar için sabırsızlanıyordum. Ama gelen sonuç; negatiflerin tamamen boş çıkmasıydı. İçinde, çıkmasını umduğum hiçbir fotoğraf yoktu. Sanırım mutsuzluktan ölüyordum ve ilk boş olduğum anda Sirkeci’ye, Kemal Usta’ya koştum. Aslında makinemde hiçbir sorun yokmuş, sadece filmi tam oturtamadığımdan hiç ileri sarılmamış ve hiçbir fotoğraf çıkmamış.

merveengin tarafından, 2016-05-28 tarihinde ve #insanlar #lifestyle başlığında yazıldı.

Daha İlginç Makaleler