Herr Willie'ye Göre Dünya: Koy'daki Bahçeler, Singapore

Kuala Lumpur ve Hong Kong gibi, Singapur da uzun uçuşlarda bir aktarma noktası. Küçük bir şehir ama eğer oranın yerlisi olan eğlenceli insanlar tanıyorsan, çok keyifli oluyor. King kimbo (@hakimbo) ile takıldığım için çok şanslıydım, bana şehri o gezdirdi. Bezgin eklemlerimi alıp, beni görsel olarak çok etkileyici olan Koy’daki Bahçelere götürdü. Bir bebek – kocaman bir bebek gördüğümde, yapay ağaçlara sarılıyordum.

Krediler: wil6ka

Koy’daki Bahçeler 101-hektar alana sahip yapay bir ada, Sentosa’ya benzer insan yapımı bir yer. Singapur’un merkezinde yer alıyor ve şehre daha fazla yeşillik getirerek yaşam kalitesini arttırmak amacıyla yaratılmış. Görülebilecek çok fazla tropik ağaç, çiçek ve orkide var. Çok yeni bir yapı, planlaması 2005’te başlamış ve ilk alanlar 2010’da tamamlanmış. İnşaatı hala devam eden bir bahçe, sürekli yeni bölümler ekleniyor. Bahçeye giriş ücretsiz ama bazı özel sergilerde giriş ücreti talep edilebiliyor.

Krediler: wil6ka

Hatırladığım kadarıyla, bir otel girişinden geçip, bir üst seviyeye geçip yürümek gerekiyor bahçeye ulaşmak için. Sanırım girişin böyle olmasının sebebi, bahçenin açık olduğu saatlerin saat 5:00 ile öğlen 14:00 arasında olması ve içeri giren ziyaretçi sayısını kontrol altında tutma gereği.

İlk gördüğün şey, sanki uzaylılar yaratmış gibi görünen yapay ağaçlardan oluşan bir orman olan Süperağaç Korusu (Supertree Grove). Şekilleri çok benzersiz ve uygulama çok cesur. Ağaçlar metalden tasarlanmış ve birbirlerine köprülerle bağlılar. Şehirsel materyallerle, insanlar tarafından tasarlanmış olmasına rağmen, aynı zamanda çok organik bir hissi de yansıtıyor. Uzunlukları 25 ile 50 metre arasında değişiyor ve aralarında pek çok bitki ve çiçek var. Sanki 21. Yüzyıla ait bir metropol ormanı gibi. Ağaçların arasında çok değişik ve egzotik eğrelti otları, sarmaşıklar ve orkideler var. Bunların sonradan ananas benzeri bitkiler olan ve çok nadir görülen bromeliaceaeler olduğunu öğrendim. Ananaslardan oluşan bir türün olduğu kimin aklına gelirdi ki?

Krediler: wil6ka

Ağaçlara yerleştirilen fotovoltaik hücreler sayesinde güneş enerjisi depolanıp, gece aydınlatmalarında kullanılıyor. Toplanan yağmur suyu, ağaçların sulamasında kullanılıyor. Gelecekte bir ağacın içine inşa edilecek bir restorandan söz ediliyor. Sanırım tamamen beyaz giyinmek ve samandan şapka takmak bu restoranın giyim kuralı olabilir.

Her şeyi sadece yerden incelememe rağmen, yine de çok etkilendim. Özellikle kocaman bebeğe bakarken daha da etkiledi bu alan beni. Bebeğin adı Planet ve o bir sanat eseri. Marc Quinn tarafından 2008’de Chatsworth House/ İngiltere’deki Beyond Limits Exhibition of Contemporary Sculpture için yaratılan eser, oğlunun bir kopyası. Quinn’in en önemli işlerinden biri olabilir ve dostum, acaip etkileyici bir şey! Küçük yeşil bir tepede zahmetsizce süzülen heykel, çiçeklerin üzerinde yatıyor ve arkasında etkileyici Singapur silueti görünüyor. Şehrin en önemli parçalarından biri haline geldi.

Krediler: wil6ka

Planet bronzdan üretilmiş ve yaşamın hafifliği ve savunmasızlığını simgeliyor. Bir sanat eseri olarak biraz ticari bir iş olduğu söylenebilir çünkü hepimizi çok basit ve büyük bir şekilde etkiliyor. Tam olarak Singapur’u simgeliyor ve bu yönden çok başarılı. Planet ve süperağaçlar açık alanda yer alıyor. Büyük kalabalıkları cezbetmek için yaratılmasına rağmen, inanılmaz, yadsınamaz bir güzellik taşıyor. Yaratıcılığa çok fazla olanak sunuyor. Bir analog fotoğrafçı olarak, mevcutta yer alanı kullanarak kendi dünyamı oluşturmak için farklı makineler ve filmler kullanma konusunda çok ilham aldım.

Krediler: wil6ka

wil6ka tarafından, 2015-07-22 tarihinde ve #lokasyonlar #location başlığında yazıldı.

Daha İlginç Makaleler