Melda Orcan ile Doğal Yumuşak Işıklı Portreler
7 Share TweetMelda Orcan'ın fotoğraflarındaki saflık ve sadelik, kamerada yakaladığı kişileri ve objeleri öne çıkarıyor. Kendisi de bir doğal ışık aşığı olan Melda, öznelerinin çıplaklığını ortaya çıkarmaktan çekinmiyor, özelliklerinin ve biçimlerinin kompozisyona hakim olmasına izin vererek, au naturel'deki yüceliği ortaya çıkarıyor. Anın saflığının filmde yerini almasına izin verirken yine de bu kadar şık kalması nadir görülen bir başarıdır. Gelin bu röportaj aracılığıyla Melda Orcan'ı daha yakından tanıyalım!
Merhaba Melda, Lomography Dergisi'ne hoş geldin! İlk olarak, bize kendini kısaca tanıtır mısınız?
Merhaba! İsmim Melda, 26 yaşındayım. Geçen sene yüksek lisans çalışmalarımı tamamladım ve tercüman olarak çalışmaktayım.
Bir süredir fotoğraf çekiyorsun. Fotoğrafçılıkla nasıl tanıştınız?
Pekin’de eğitim gördüğüm zamanlarda çok yakın bir Çinli arkadaşım vardı ve fotoğrafçılık yapıyordu. Sık sık fotoğraflarımı çekerdi ve insanların ilgisi sayesinde o ve diğer fotoğrafçı arkadaşlarına modellik yapmaya başladım. Fakat gözüm her zaman fotoğraf makinelerindeydi. Kendime ikinci el bir dijital makine aldım fakat beni çok heyecanlandırmadığını fark ettim çünkü istediğim bir kareyi elde edebilmek için istediğim kadar poz çekebiliyordum. Enstantane, odak ve diğer ayarları o makine sayesinde öğrendim, sonrasında kendime ilk analog makinemi aldım. Hala o heyecanımı hatırlıyorum çünkü her bir kare altın değerindeydi, filmi yıkatmaya yollamak ve sonucunu bekleme süreci hala en sevdiğim şeylerden birisi. Sonrasında analog fotoğrafçılıkla aramızda ayrılmaz bir bağ oluştu, o günden beri dijital makinemi neredeyse hiç elime almıyorum.
Bir fotoğrafta genellikle ne ararsınız? Kamerayı elinize almadan önce yapmanız gereken herhangi bir hazırlık (müzik dinlemek, dans etmek gibi) var mı?
Fotoğraf şöyle olmalı, şunu yansıtmalı, bir hikayesi olmalı gibi kalıplarım yok. Herkes ne istiyorsa onu çekebilmeli, benim ilgimi çeken fotoğraf kareleri ise genellikle otoportreler ve natürmort çekimler. Fotoğraf çekmeden önce genelde ne çekeceğimi planlarım, her şeyin hazır olduğuna emin olurum ve eğer otoportre çekiyorsam müzik olmazsa olmazımdır.
Yakaladığınız kareler günlük hayatın içinden ve duru bir güzelliğe sahip! Lütfen bize tarzınızı anlatır mısınız?
Ben her fotoğrafımda kendime ait bir şeyler olsun istiyorum. Çiçekler beni çok mutlu eder, güzelliklerinden ve renklerinden çok etkilendiğim için natürmort fotoğraflarımda genelde onları kullanırım. Fotoğraflarım o dönemki ruh halimden ve yaşadıklarımdan bir şeyler anlatır. Yaz geldiğinde daha çok maviler yeşiller girer fotoğraflarıma, kışın siyah beyaz ya da bayat film kullanmayı daha çok severim mesela. Bu gibi küçük tercihlerim var ama genel olarak canlı ve renkli fotoğraflar çekmeyi seviyorum diyebilirim. Soluk renkler beni çok yansıtmıyor.
Fotoğrafların çoğu kendi portrelerin. Kelimelere dökmek gerekirse, kendini nasıl görüyorsunuz?
Her insanın yüzünün bir hikayesi olduğunu ve karakterini yansıttığını düşünüyorum. Ben etrafımdaki insanlara pozitif enerji vermeyi seven birisiyim ve bunun fotoğraflarıma da
yansıdığını düşünüyorum. Her otoportremde biraz daha başka olduğumu ve değiştiğimi fark etmek beni çok etkiliyor mesela. Bir bakış, bir duruş ya da bir ifade her bir pozu o kadar değiştiriyor ki.
Size göre otoportreyi havalı yapan nedir?
Otoportreler fotoğrafçıların kendilerini ifade etmelerinin en güzel yollarından birisi diye düşünüyorum. Fotoğraf makinesi ile uzun süre haşır neşir olmak ve kadrajın önünde de rahat hissetmek önemli tabii. Bu konuda hem modellik hem fotoğrafçılık yapmanın avantaj olduğunu söyleyebilirim. Ben ilk otoportrelerimi pandemi döneminde evde çekmiştim mesela. Etrafımda fotoğrafımı çekebilecek kimse yoktu, manuel analog makineyi insanların eline tutuşturup beni çek diyemiyorsunuz maalesef. O şekilde otoportre çekmeye başladım ve bunun gerçekten insanın kendi hayatının belgeselini çekmek gibi bir şey olduğunu düşünüyorum, kendi portrelerimi çekmekten keyif alıyorum ve insanlar bunları beğendiğinde çok mutlu oluyorum.
Herhangi bir fotoğrafçı veya sanatçıyla çalışabilecek, işbirliği yapabilecek veya buluşabilecek olsaydınız, bu kim olurdu ve siz ikiniz ne yapıyor olurdunuz?
Bu kadar otoportreden bahsedince tabii ki aklıma Vivian Maier geldi. Onunla beraber New York sokaklarında gezinip, onun Rolleiflex makinesi ile otoportre çekebilmek ve sokak fotoğrafçılığı hakkındaki her şeyi ondan öğrenebilmek harika olurdu.
Son olarak, devam eden herhangi bir proje veya üzerinde çalışmak istediğiniz başka planlar var mı?
Bu aralar kendi portfolyomu yapmak ile ilgileniyorum. Markalarla işbirliği yapmaya başladım, ilerisi için güzel işbirlikleri ve projeler olacak, daha çok diğer fotoğrafçılarla beraber çalışmak ve onların tarzlarını da öğrenmek istiyorum. Lomography ailesine beni ağırladığı için teşekkür ederim!
Melda'nın fotoğrafları ve daha fazlası için Instagram adresini ziyaret edin!
aycnkrts tarafından, 2023-10-30 tarihinde ve #insanlar başlığında yazıldı.
Yorum Yok