Bir Yorum

  1. vanyadayi
    vanyadayi ·

    güneşin gittikçe denize yaklaştığı, neredeyse suya değmek üzere olduğu o koyu turuncu akşamüzerinde, çakıllı kıyıdan geçip köyün tek hanına doğru yürürken, her akşam yaptığı gibi hanın bahçe kapısından içeriye o geceden başlayarak artık kesinlikle hiç girmeyeceğini… bahçedeki kalın ahşap masada kendisini beklediğini bildiği kızarmış tavuk ve soğuk kırmızı yerelması şarabını kesinlikle ve de kesinlikle yiyip içmeyeceğini… o gece ve sonrasında da artık hiç içki içmeyeceğini kendine tekrar tekrar söyleyip, ilerdeki eante koyu’na kadar yürümeyi… orada denize girip, günbatımı sonrası lacivert-gri ışıkta suyun altından ilerideki kayalıklarda yaşayan mor deniz kestanelerine doğru yüzmeyi… kestaneleri kayalara yapıştıkları yerlerden bıçağı ile koparmayı… işte tam o anda, kayaların orada güneş henüz battığı için suyun zor görünen aydınlığında deniz kestanelerini tek tek topladığı anda, köyün tek hanında, bütün arkadaşlarının “aferin bak gelmedi artık. hakikaten içkiyi bıraktı o” dediklerini denizin içinde bile duymaktan hoşnut, gururla gülümseyip yoluna devam etmeyi ve mor deniz kestaneleri toplamakla geçirme kararının hakikaten son altı aydır aldığı en doğru karar olduğunu kendi kendine tekrarlamasının ne zaman biteceğini düşünüp düşlemeksizin, sıcaklığını kaybetmiş, cansız güneşin son ışıklarında adımlarının gittikçe yavaşlamasına rağmen yürüdü, yürüdü, yürüdü...

More photos by vanyadayi