LomoAmigo: Timurtaş Onan

Bu ayın LomoAmigo’su, 25 yıldır profesyonel olarak fotoğrafçılık ve yönetmenlik yapan Timurtaş Onan! Onan sokak fotoğraflarıyla tanınıyor ve bu kez sokağa Diana F+’sı ile çıktı! İstanbul sokaklarının ve insanlarının en samimi fotoğrafları ve Timurtaş Onan ile yaptığımız röportaj için okumaya devam et!

Fotoğraflar: Timurtaş Onan

Merhaba! Lomography üyelerine kendinizi tanıtır mısınız?
İstanbul’da doğdum. Fotoğraf çalışmalarına 1980 yılında başladım ve 25 yıldır bu işi profesyonel olarak yapıyorum. Bugüne kadar yurtiçi ve yurt dışında birçok etkinliğe katıldım, sergiler açtım. Ulusal ve uluslararası yarışmalarda jüri üyesi olarak yer aldım. Sosyal konularda belgesel filmler çektim. Sergilerimden bazılarına web sitemden göz atabilirsiniz.

Uzun yıllardır fotoğraf çekiyorsunuz. Nasıl başladı bu tutku?
Daha küçük yaşlardan beri müzmin bir sinefil olan ben, 13 yaşında Michelangelo Antonioni’nin “Blow Up” filmini izledikten sonra, babamın Kodak Retinette 1-A 35mm sabit objektifli fotoğraf makinesi ile haşır neşir olmaya başladım. 80’li yıllarda bir agrandizör edinip siyah beyaz fotoğraf çekmeye ve gece gündüz film banyosu yapmaya başladım. Niyetim profesyonel alanda çalışmaktı. Sofistike zevklere sahip değerli bir profesyonel olan, endüstri fotoğrafçısı Yıldırım Altınok Bey sayesinde, kendisinin Mecidiyeköy’deki atölyesinde orta ve büyük format kameralarla tanıştım ve kısa sürede işe ısınıp çekimler yapmaya başladım. Aldığım grafik eğitiminin de faydasını gördüm diyebilirim. Bu arada, sanat fotoğrafına büyük ilgi duyuyordum. Özellikle Edouard Boubat, Brassai ve Robert Doisneau gibi Fransız sokak fotoğrafçılarına hayranlığım büyüktü. Ben de kendi çapımda çalışmalar yapıyor ve arkadaşlarıma gösteriyordum. Bir tanıdığımın evinin duvarında fotoğrafımı gören büyük sanatçı Şahin Kaygun, fotoğrafımı çok beğenip kesinlikle bu yolda yürümem gerektiğini söyledi. Bu benim için çok önemliydi. Hiç iletişim olmayan o dönemde, böylesine özel birinin fotoğrafımı beğenmesi büyük bir itici güçtü. Böylece kendimi fotoğraf sanatı ile ifade etme çağı benim için başlamış oldu.

Fotoğraflar: Timurtaş Onan

Beyoğlu sanki sizin için daha özel bir anlam ifade ediyor gibi görünüyor. Hatta Beyoğlu Geceleri isimli bir fotoğraf kitabı yayınladınız. Bu çekimler sırasında hiç ilginç bir olay yaşadınız mı?
Gençlik yıllarımda İstanbul’un ünlü diskoteklerinde DJ olarak çalıştım. Beyoğlu’nu o yıllarda keşfettim. Sokak motiflerinde geçmişle bugün birbirine karışmaktaydı ve farklı kesimlerden kişilerin yaşam biçimleri ile tanışma fırsatım oldu. Sokaklara olan ilgim Beyoğlu sayesinde başladı diyebilirim.

Beyoğlu Geceleri çekimleri sırasında Beyoğlu’nun gece insanları ile tanışma fırsatım oldu. 24:00’ten sonra sokakta müzik çalan, polaroid makine ile portre çeken, her gece köşesine geçip portre ve karikatür çizen kişiler gibi birçok ilginç şahsiyet ile arkadaş oldum. Daha sonraki yıllarda da dostluğumuz sürdü. Bence en ilginç akşam, Fransız Kültür Merkezi’nde hazırladığım, koli kartonu üzerine koli bantları ile uyguladığım 11 adet 3 metrelik kolaj ve multi-media sunumundan oluşan sergimin açılışıydı. Kitabımdaki nevi şahsına münhasır kişiler de davetliydiler. Aynı Beyoğlu gecelerindeymiş gibi müzik yaptılar, eğlendiler. Açılış kendiliğinden bir performansa dönüştü. Özellikle eski Yeşilçam emekçisi Çirkin Ziya’yı, kendi fotoğrafının altında küçük çalgısı ile Selvi Boylum Al Yazmalım filminin müziğini çalarken hatırlıyorum. Zaten tek çalabildiği parça da oydu.

Fotoğraflar: Timurtaş Onan

Genç fotoğrafçılar için fotoğrafçılık dersleri veriyorsunuz. Peki, sokak fotoğrafçılığına hevesli topluluk üyelerimize verebileceğiniz tavsiyeler var mı?
Sokak fotoğrafçılığı için benim kanımca en önemli şey gözlem gücüdür. En küçük detay bile ifadeyi güçlendirip hikayeyi anlatmanıza katkıda bulunur. Deklanşöre bastığınız an her şey bitmiştir artık. O an’ı geri getirmek imkansızdır. Bu yüzden konuyu ve diğer motifleri süratle algılayıp, deklanşöre basana kadar geçen zamanda kadrajınızı eksiksiz olarak tasarlamış olmalısınız. Fotoğraf zorlama olmamalıdır. Sokağa çıkın ve yaşayın. O size gelecektir.

Fotoğrafladığım çeşitli kesimlerden kişiler ve mekanlarda, fotoğrafın dışında da vakit geçirmem onları daha iyi anlamamı sağlıyor. Böylece çekim anında sosyal çelişkileri daha kolay algılıyabiliyorum. Konuya samimiyetle, önyargısız yaklaşabiliyor ve kendimi daha iyi ifade edebiliyorum. Henri Cartier Bresson’un dediği gibi: “Fotoğraf çekmek, insanın aklını, gözünü ve yüreğini aynı hizaya getirmesidir. Bu bir yaşam tarzıdır.”

Bir süredir sokak fotoğraflarınızı Diana F+ ile çekiyorsunuz. Nasıl bir deneyim oldu sizin için? Daha önce analog fotoğraf makinesi kullanıyor muydunuz?
25 yıl boyunca analog makine kullandım. Son yıllarda yaptığım Işık ve Gölgeler Şehri İstanbul ve Beyoğlu Neoclassic serilerimi, orta format analog makine ile gerçekleştirdim. 2000’li yıllardan beri dijital teknolojiyi, hem profesyonel hem de sanatsal alanda kullanmama rağmen, analog makinelerimden vazgeçemedim. Birkaç yıldır Lomography’yi takip ediyor ve denemek istiyordum. Lomography Türkiye sayesinde bu proje başlamış oldu.
Diana F+ olağanüstü bir fotoğraf makinesi bence. Çok farklı bir deneyim. Sokak fotoğraflarıma yeni bir estetik getirdi. Diana F+ ve Lomography XPro Slide filmin etkileyici renkleri sayesinde, fotoğraflar yer yer gerçeküstü bir havaya bürünüyor.

Fotoğraflar: Timurtaş Onan

Diana F+ ile çektiğiniz serinin fotoğraflarından bahseder misiniz? Favori bir fotoğrafınız var mı?
Bu proje sürmekte olan bir proje 2016 yılında sergilemeyi amaçlıyorum. Tam anlamı ile bir sokak projesi. Kent yaşamındaki kaos ve yer yer ironi ile beslenen bu seride, esas amacım, yabancılaştırma ve anımsama süreçlerini transkültürel bir biçimde sorgulamak. Bir metropolde yaşananları, duygu, düşünce ve sosyal gerçekler açısından uç noktalardan yakalamak. Bu fotoğraflarda betimlenen kişiler ve mekanlar dışında, onların gerekçeleri de benim için önemli. Yani alt metinler çok belirleyici oluyor bu durumda.
Henüz favori bir fotoğrafım yok maalesef. Favori fotoğraf için bir süre daha elimdekilerle hesaplaşmam gerekiyor. Bu seriden size sunduklarım, duygusal açıdan bana en yakın duranlar.

Diana F+’nın en sevdiğiniz özelliği hangisi oldu?
Sokakta Diana F+ ile çalışırken, çektiğiniz kişiler sempati ile yaklaşıyor ve size sorular sormaya başlıyorlar. Diana F+, sadece bir fotoğraf makinesi değil, benimle birlikte sokaklarda yaşayan, deneyimlerimi paylaşan bir dost gibi.

Fotoğraflar: Timurtaş Onan

Sokak fotoğrafçılığına tutkulu biri olarak, Diana F+ ile başka bir şehrin ya da ülkenin sokaklarını da çekmek isterdiniz tahmin ediyoruz. Peki neresi olurdu burası?
New York, Coney Island hep gitmek istediğim bir yerdir. Bence Lomography’ye pek uygun bir mekan olur orası.

Önümüzdeki aylar için heyecan verici projeleriniz var mı?
Diana F+ ile çalıştığım bu seri halen devam etmekte. Polaroid film kullanarak gerçekleştirmek istediğim bir seri var sırada. Prag ve Budapeşte’de çalışmalarım olacak. Belgrad ve Paris’te de fotoğrafçılar için workshoplar gerçekleştireceğim.

Röportajımıza verdiği samimi cevaplar ve harika fotoğrafları için Timurtaş Onan’a teşekkür ederiz! Kendisinin diğer çalışmalarını görmek için web sitesine göz atabilir, onu Facebook ve Instagram sayfalarından takip edebilirsin.

merveengin tarafından, 2015-07-20 tarihinde ve #insanlar #120 #street-photography #istanbul #xpro #diana-f #lomoamigo #turkiye #sokak-fotografciligi #timurtas-onan başlığında yazıldı.

Bahsedilen Ürün

Lomography Diana F+

Lomography Diana F+

Diana F+ 120 format ile zamansız ve dramatik çek. Çarpıcı, yumuşak odaklı fotoğraflar oluştur ve tatlı lenslerle kişiselleştir hatta instant back ile ek efekt ve esneklik ekle.

Daha İlginç Makaleler